15 Mart 2015 Pazar

Gençliğim Eyvah...

" Çanakkale içinde aynalı çarşı, 
   Ana ben gidiyom düşmana karşı
   Ah, gençliğim eyvah..."
 

     Bir 18 Mart sabahı Ali İsmail Korkmaz doğdu. Yaşasaydı 21 olacaktı. Bundan 21 sene önce ben 18 Mart'ta belki T.V'de belkide okulda Çanakkale şiirleri dinledim. Çokta anlamadan, hissetmeden...masal gibi

    Nasıl Çanakkale ; tarihin akışını durdurup millete, belki de yüzyıllardır yitirdiği özgüvenini ilk kez kazandıran ve Milli Mücadele'ye giden yolu açan bir dönüm noktası idiyse, Gezi Park'ıda bize çaresiz olmadığımızı silkelenmemiz gerektiğini, gücün içimizde olduğunu hatırlattı. Yitirdiğimiz değerler canlar la beraber...

    Daha Harp okulunda öğrenciyken ülkesinin ve ulusunun geleceğini planlamaya başlayan, silah ve kader arkadaşlarını seçen, 12 yıl boyunca Arap çöllerinden Balkanlar'a kadar savaşın bütün yüzlerini görmüş, genç bir Binbaşı olarak Çanakkale savaşının ilk kıvılcımlarının başladığı Gelibolu Kolordu Hareket Şube Müdürlüğü'ne atanmış büyük komutan, ATAM. Ders kitaplarındaki yetersiz, masalsı özetlerden sıyırıp yazmak istedim seni.



   O dönemde saray, hayatın her anlamında olduğu gibi ordunun her kademesinde de kaderini, geleceğini Alman'ların eline bırakmıştı. Kurtarıcı olarak onlaları görüyordu. Oysa niyet çok açıktı. Hizmet Süreci içinde 19. Tümen Komutanlığı'na atanan Mustafa Kemal görev yerine gitmek üzere Genel Kurmay'dan çıkarken eski dostu, silah arkadaşı ve sonraki yıllarda kader yoldaşı olacak olan Ismet beye rastladı. Onun Genel Kurmay'daki amiride bir Alman subayı idi. Dertleştiler. Ismet bey; " Amirim olan Alman'a 'Zaferden sonra kazancınız ne olacak?' diye sordum. Çok net bir şekilde 'Türkiye' diye cevap verdi." dedi. Mustafa Kemal'in bakışları gölgelendi. Bir büyük devletin kulu olmadan yaşayamıyacağımızı sanacak hale getirilmişiz. Bu anlayışı sürdürmek onursuzluk, gurursuzluk, gaflet ve hatta düpedüz ihanettir. Neyse şimdi bize düşen; vatan için elimizden geleni yapmaktır. Allah yardımcımız olsun." dedi. Bu kararlılığın altında yıllar sonra İstanbul'daki yabancı savaş gemilerine bakıp söyleyeceği; " Geldikleri gibi gidecekler." azminin ilk kıvılcımları parlıyordu.

    Ve... 19 Şubat 1915 günü sabah 6.30 da 12 savaş gemisinden oluşan filo Boğaz'a girdi. Birkaç gün içinde biteceğine inandıkları Çanakkale Savaş'ı resmen başladı. O kadar emindilerdiki 1 gün önce İstanbul'a telgraf çekerek 5 gün sonra kutlamalar için hazırlık yapın talimatı verdiler. Ama olmadı. En kilit nokta olan Seddülbahir ve Kilitbahir'in 27. Alay Komutanları ile yaptığı konuşmada söylediği sözler Mustafa Kemal'in Kurtuluş mücadelesine ışık tutuyordu. " Unutmayın, devlet yenilse bile bu millet yenilmez." Ne olmuştuda bu  küçük birlik dev gibi filoyu boğazdan içeri sokmuyordu. Koskoca İngiliz donanması ilerleyemiyordu. Kara birliklerinin karşısına dikilen sadece 30 kişilik birliğinin komutanı Bigalı Mehmet Çavuş'un takımına hitaben söylediği sözleri anlayabilselerdi o gücün kaynağınıda öğrenmiş olurlardı; " Bana bakın, üzerinde durduğunuz, ayağınızı bastığınız bu toprak vatanınızdır. Ha ananızın ırzı, ha vatanınızın ırzı. Bu gelenler ırz düşmanları  ona göre haa " 







   Çanakkale'de bir destan yazılmıştır. Bu millete bir daha böyle acılar yaşatmaması dileği ile... Bütün şehitlerimiz anısına Çanakkale geçilmez, Ali İsmail Korkmaz ölmez.